Thursday, December 16, 2010

THY ve Formula 1




Türk Hava Yolları, NBA'in gelmiş geçmiş en iyi oyuncularından Kobe Bryant'la kurumun marka elçisi olması için sözleşme imzaladı. Öncelikle bu büyük bir başarı ve bu hamleleri için büyük bir alkışı hak ediyorlar... THY 'nin Stratejisi çok farklı,gösterişli ve bana göre doğru bir strateji.

Alanında çok popüler ve güvenilir olan isimler ve kurumlarla sözleşme imzalıyorlar, bu sayede gerçek anlamda "Globally World's" seviyesine geliyorlar... Ancak bu yazıyı kaleme almamın asıl sebebi şu: Her zaman çok uzağa gitmeye gerek yok, zira bu uluslarası değerlerin en büyüklerinden biri "Formula 1" senin elinde. Dünyada sadece 19 pistte yapılan motorsporlarının zirve organizasyonlarından ayaklarından biri, belki de takvimin en güzel pisti olan Istanbul Park'ta koşuluyor. THY bu organizasyona sponsorluk yaparak adını Türkiye'nin "Globally World's" pencerelerinden birinde çok net duyurabilir. Bu sayede hem kendi adını bir başka boyutta duyurmuş olur hem de ülke repütasyonu seviye atlar... Bazı HavaYolları'nın F1'deki kazalar sebebiyle bu organizasyondan uzak durmak istedikleri bilinen bir gerçek. Yani içinde kaza kavramı olan bu sporla çok da özdeşleşmek istemiyorlar. Bir ölçüde ve ilk bakışta mantıklı gözükebilir; ancak bu düşüncenin büyük resme bakılarak karar verilen bir fikre dönüştüğü konusunda şüpheliyim.

Formula 1 Dünyanın en büyük uluslararası spor organizasyonlarından biri. Ekonomik getirisi ve reklamnın dışından bir global marka, tıpkı THY'nin ulaşmak istediği hedefi gibi. Yani adınızın bu marka ile anılması sizi istediğiniz hedef globallikse -ki o- kolayca potaya sokacaktır. Düşünün dünyanın en önemli hava yollarından Ethiad, Gulf Air, Qantas gibi şirketler de kendi ülkelerinde Grand Prix'lerine sponsor olmuş durumdalar. Uçaklarının boyasını tıpkı THY'nin Barcelona ve Manchester UTD'a yaptığı şekilde F1 tarzında yapıyorlar.Reklamlarını bu noktadan hareket ederek, dünyayı buluşturma noktasında topluyorlar. Düşündükleri asıl şey ise, pistteki kaza bizi kötü etkiler değil, bu uluslararası marka ile bir aradayız. Dünyayı buluşturuyoruz. Yıldızlar gökyüzünde bizimle uçuyor - İstanbul'a bizimle konuyor. Global düşünce - Büyük Resim... Kimse pistteki THY ile özdeşleştirmez, tıpkı futbolcu sakatlıklarını özdeşleştirmeyecekleri gibi. Ama uluslarası vizyonu, globalleşmeyi, yıldızların seçimini her daim hatırlayacaklardır..... Şampiyona bitmiş ve üzerinden aylar geçmiş olmasına rağmen asıl konu halen İstanbul GP'si, bunu unutmamak lazım.


Bir örnekle gelelim yazının sonuna. Abu Dabi GP'sinin ardından Birleşik Arap Emirlikleri'nden , İstanbul'a Ethiad'la döndük. Ethiad, Abu Dabi'deki yarışın resmi sponsoruydu. Uçağın üzerinde dev puntolarla Ethiad Airways Abu Dabi GP yazıyor ve F1 Dünyası bu uçakla taşınıyordu.Ayrıca tüm koltuklarda "F1 Racing -Abu Dabi Edition" vardı. (Arapça ve İngilizce baskılarla).. Pilot, kalkış öncesi ilk olarak (hepimiz sıradan açıklamalar yapacak sanarken) "Umarım iyi bir Ethiad Abu Dabi GP geçirmişsinizdir. Biz büyük keyif aldık,gerçi Alonso'muz kaybetti ama mücadele harikaydı" şeklinde bir anons yapınca dünyanın 4 bir yanından onlarca insanı taşıyan uçakta uluslararası bir dil "Sporun dillinin" egemen olduğu ortaya çıktı.



Ethiad Havayolları, kendi evinde içinde kazalar olduğudan dolayı hatırlanacak bir yarış pistine sponsor olduğu için değil, tarihe tanıklık edilirken kendisinden Ethiad Abu Dabi Grand Prix olarak bahsedildiği ve tarih boyunca da böyle bahsedileceği için gururluydu. Tıpkı Avustalya, tıpkı Bahreyn, Kanada ve niceleri gibi....

No comments:

Post a Comment