Monday, December 20, 2010

Alonso ile Çok Özel Röportaj


Ferrari'nin İspanyol pilotu Fernando Alonso, Autosport'tan Jonathan Noble ile özel bir röportaj için bir araya geldi.

Turkiyef1.com internet sitesinden Ömer Said'in derlediği röportajda İspanyol pilot İtalyan takımdaki ilk senesine ve kendisine dair samimi açıklamalar yaptı.


"Abu Dabi'deki sezon finalinin ardından hayal kırıklığına uğrayan Alonso, Ferrari garajının arkasına çekildi ve sessiz sedasız içeceğini yudumladı. Bunu görenler Alonso'nun takımından hiç memnun olmadığını düşünebilirdi. Özellikle yapılan basit bir taktik hatası ile kaybedilmiş bir sezon sonrası kimse onun mutlu olmasını bekleyemezdi.

Fakat mağlubiyetin sıcak etkisi Alonso'nun üzerinden gittikten sonra kendini toparladı ve yaptığı ilk açıklamada 2010 sezonunun Formula 1'de geçirdiği en iyi sezon olduğunu söyledi.

İşte mağlup olduğu Abu Dabi'deki sezon finalinden önce Jonathan Noble, Alonso ile çok özel bir ropörtaj yapma imkanı buldu. Alonso 'kötü çocuk' imajı, geçirdiği sezon ve Ferrari ile ilgili görüşlerini aktardı. Ayrıca İngiliz basınına ağır eleştirilerde bulundu.

S. Bu sezonun kariyerindeki en iyi sezon olduğunu birkaç kez dile getirdin. Neden peki? Zor koşullarda başarılı olduğun için mi? Büyük bir puan farkını kapatabilmiş olman mı? Ferrari'den daha hızlı bir takıma karşı kafa tutman mı?

Fernando Alonso: Çünkü her sabah mutlu bir şekilde uyanıyorum. Bir Ferrari pilotu olarak, bence içinde kararlılığın, profesyonelliğin, dostluğun ve mutluluğun olduğu bir takım buldum. Takım olarak hiç pes etmedik, yani takım bana ne kadar profesyonel olduğunu ve ne kadar çok çalışabildiğini gösterdi. Kariyerimde ilk defa şampiyonaya böyle bir felsefe ile yaklaşan bir takım buldum. Dediğim gibi her sabah uyandığımda aynaya bakıyorum ve bu takımın bir üyesi olduğum için tebessüm ediyorum.

S. Takıma dahil olmadan önce Mclaren'da olduğu gibi işlerin kötü gidebileceği endişesini taşıyor muydun?

FA: Bence gayet sakindim. Takımda kış aylarından ve önceki yıllardan tanıdığım kişiler vardı, Maranello'ya ilk kez geçen senenin sonunda gitmiştim ve ortam beni etkilemişti. Bu yüzden, rahattım, ardından kış testlerinde rahat olmanın doğru olduğunu gördüm ve testlerde takıma iyice ısındım. Sürpriz bir şekilde en ufak bir sıkıntım olmadı.

S. Ferrari diğer F1 takımları gibi değildir. Maranello özel bir yerdir. Bunu ne kadar çabuk hissedebildin ve Ferrari'yi çalıştığın diğer takımlardan ayıran nedir sence?

FA: Dediğiniz gibi, bu normal bir F1 takımı değil. Çok daha fazlası. Bu bir felsefe. Bu bir yaşam biçimi ve İtalyan seyirciler için bir din. Ferrari'nin ne kadar büyük olduğunu görmek beni şaşırttı aslında. Bunu ancak Ferrari'nin içinden tam olarak anlayabilirsiniz. Burası farklı bir Dünya. Stefano Domenicali ve başkan di Montezemolo bana Ferrari'nin efsanevi tarihini gösterdiler. Maranello'da adım adım Ferrari'nin önemli değerlerini keşfettim. İlk aylarım hep böyle geçti. Sonunda takımdan çok ama çok daha etkilenmiş oldum.

S. Ferrari ve Kimi Raikkonen'nin geçinememe nedenlerinden biri de Raikkonen'nin liderlik vasfına sahip olmamasıydı. Acaba Ferrari bu özelliği sende bulabildi mi?

FA: Bilmiyorum. Benim vazifem aracı sürmek. Elbette mühendislere ve fabrikadakilere verdiğiniz bilgiler daha iyi sonuçlar alınmasını ve daha iyi tasarımlar yapılmasını sağlar. Her ne kadar mühendislerimiz mükemmel olsa da fabrikadaki simülasyonlarda %100 gerçekçi veri elde edilemiyor ve bu yüzden bizim ilettiğimiz veriler çok önemli. Hem Felipe hem de ben bu konuda aynı görüşe sahibiz ve ikimiz de takıma elimizden geldiği kadar destek olmaya çalışıyoruz.

S. Fakat takıma gelmenle beraber onları ateşleyip ileriye götürdüğünü düşünmüyor musun?

FA: Stratejiler, araç ayarları ve aracın gelişimi konularında Ferrari'den kesinlikle birçok şey öğrendim. Elbette benim de geçmiş bir birikimim vardı ve ben de bildiklerimi onlara aktardım. Muhtemelen bazı önerilerimi not aldılar ve bu onlara destek oldu. Geçmiş tecrübeler gelecek için her zaman yararlı olur.

S. Takıma bir ilham kaynağı oldun, zor anlarda onları ateşledin. Kore'de pitstopun gecikmesinde hatayı kendi üstüne aldın, dakikalar sonra Domenicali hatanın takımdan kaynaklandığını açıkladı. Yani açıkca güzel bir takım ruhu var...

FA: Şey, bence takım sana fazlasıyla destek olduğunda, pistte iyi bir iş çıkarmak zorundasın ve onların %100 destek verdiği yerde sen de %100 performans göstermelisin.

Valensiya'da ve Silverstone'da olduğu gibi kötü anlarımız oldu ve bu anlarda pes etmediğimizi gösterdik. Ferrari'nin asla pes etmeyeceğini biliyordum çünkü Ferrari her haftasonuna kazanmak için geliyor, fakat benim yapmak istediğim onlara benim de asla pes etmeyeceğimi göstermekti. Takımda yeniyim ve elbette gelecek sezon hiçbir şey söylemem gerekmeyecek çünkü beni tanıyor olacaklar. Ama ilk senemde bazı şeyleri söylemem gerekti.

Kore'de örneğin, basın toplantısında gerçekten kendi hatam olduğunu düşünüyordum çünkü pite girerken biraz kaymıştım. Fakat ardından lastiklerden birinin takılamadığını öğrendim. Yani bence hatalar yarı yarıyaydı.

S. Gerçi sezon başında kötü giden olan anlarda oldu. Avusturalya'da Felipe Massa'nın arkasına takılıp kaldığında bu biraz olay oldu.

FA: Hayır. Aslında Avusturalya iyi bir sonuçtu. Bu garip, ve bazen görmesi zor aslında. Anlaşılan insanlar o anda akıllarına getiremediler fakat Avusturalya'da Button ile kaza yapıp spin attıktan sonra sonunculuğa düşmüştüm. Ama herkes Felipe'nin ardına takıldığım turlar hakkında konuştu.

S. Sezon başında yapılan güncellemeler hakkında ne düşünüyorsun? Tüm dikkatler F-Kanal ve difüzöre verilmişti. Bu yüzden diğer alanlarda pek bir gelişim olmadı.

FA: Evet. Sezona kesinlikle çok güçlü başladık. Kış testlerinde ve Bahreyn'de rekabetçi bir aracımız vardı, ardından dediğin gibi F-kanal ve egzoz sistemi üzerinde çalışarak gelişim hızımızı kaybettik. Kış aylarında tasarladığımız egzozlardan sonra, o şekilde bir üflemeli arka kanada izin verilmesi bizi şaşırtmıştı. Bu 2010 sezonunda biraz göz ardı edilen bir konu oldu ama neyse.

S. Peki takımın Silverstone'a gelene kadar yavaş bir gelişim hızı gösterdikten sonra bir anda çok hızlanmasını sağlayan neydi?

FA: Elbette Silverstone'dan önce de ilerleme kaydediyorduk fakat araç için en önemli ana unsurlar F-kanal ve egzoz sistemiydi. Sezon başında F-kanala sahip olan bir takım vardı zaten ve bir takımın da egzoz sistemi vardı. Bu yüzden kovalayan hep biz olduk. Asla yeterli seviyeye ulaşamadık. Bazı yarışların zor geçeceğini biliyorduk ve amacımız rekabetçi bir araca sahip olana kadar olabildiğince fazla puan toplamaktı. Elimizden gelenin en iyisini yaptık ve galiba Valensiya ile Silverstone arasında bir vakitte onların seviyesini yakalayan rekabetçi bir araca sahip olduk.

S. Senin imajın ülkeden ülkeye değişiyor. İspanya'da tanrı gibisin, fakat Britanya'da seni seven insanlar olsa da bazıları seni kötü bir adam olarak görüyor. Diğerlerinin ne düşündüğü seni ilgilendiriyor mu? Ya da bu sadece sporun bir parçası mı?

FA: Bu sporun bir parçası. Geçen gün Amerika'daki en az popüler olan iki ismin Kobe Bryant ve LeBron James olduğunu okumuştum. Bu birçok şey ifade ediyor.

Başarılı olduğunuz ve iyi bir performans sergilediğiniz zamanlarda insanlar sizden pek hoşlanmazlar. Ama her yarışta 18. olursanız çok hoş biri olursunuz. Bu yüzden, umarım gelecekte de kötü bir adam olmaya devam edeceğim...

S. Almanya GP'sinin ardından İngiliz basınının üstüne gelmesi seni kızdırdı mı?

FA: Hayır. Bence bu...bu onların sorunuydu. Bir açıdan onlar için üzülüyorum çünkü muhtemelen bizim gibi mutlu ve güzel bir hayatları yok. Bu onların davranış biçimi, ve dediğim gibi onlara yazık, fakat bizim için bir sorun yok. Ferrari'nin güçlü bir şekilde kenetlenmesi ve birlik olması bazılarını mutlu etmiyor. Onlar bu birlikteliği sevmiyorlar. Bu onların sorunu, bizim değil.

S. Şu ana kadar birçok güçlü takım arkadaşa sahip oldun, 2004'de Jarno Trulli, 2005'de Giancarlo Fisichella, 2007'de Lewis Hamilton ve bu yıl Felipe Massa. Felsefi bir açıdan bakarsak, sence bir takım şampiyonluk yoluna zarar vermeden iki tane eşit pilota sahip olabilir mi?

FA: Sürücü olarak bence iki pilot da eşit olmak zorundalar. Eşit şartlara sahip olmalılar. Özellikle güçlü takımlarda böyle olmalı çünkü şampiyonluk yolunda giden bir takımın elinde iki tane alternatifi olmalı. Fakat içlerinden birinin matematiksel açıdan şansı kalmadığında takım bazı kararlar alabilir.

S. Fakat seni tehdit eden bir takım arkadaşın olmadığında daha rahat olmuyor musun? Bu senin ensende biten bir takım arkadaştan dolayı endişelenmek yerine galibiyete odaklanmanı sağlamıyor mu?

FA: Hayır. Bence bu pek bir şeyi değiştirmez. Her zaman en iyisini yapmaya çalışırsın. Bazen başarabilirsin bazen başaramazsın. Bu çok fazla konsantre olmanı gerektiren bir durum değil.

S. Fernando Alonso nasıl birisi? Pist dışında neler yapıyor? Nasıl sakinleşiyor?

FA: Çoğu sporu seviyorum. Televizyonda futbol, bisiklet ve tennis seyretmeyi seviyorum. Sıradan günlerde sabah kalktığımda 3-4 saat bisiklete biniyorum, öğleden sonra 29 yaşında birisi neler yapıyorsa onları yapıyorum. Supermarkete gidiyorum. Sinemada film izliyorum. Yani normal şeyler.

S. F1'in tarihine karşı duyguların nasıl?

FA: Dürüst olmak gerekirse geçmiş ile pek ilgim yok. Ben çocukken İspanya'da F1 popüler bir spor değildi. Öyle pek bir bilgim yok. Ben şu anda olan zamana konsantre oluyorum.

S. Yani hiç yarış kahramanın yok mu?

FA: Şey, evet. Ben 7-8 yaşlarımdayken Ayrton Senna kazanan isimdi. Şampiyon oluyordu. İspanya'da F1 canlı yayını yoktu ama haberlerde hep onun galibiyet haberleri veriliyordu ve çocukken doğal olarak kazananları seversiniz. Bu yüzden Kartinge başladığımda idolüm Ayrton Senna idi.

S. Filmini izledin mi?

FA: Hayır. Henüz değil. Ama izleyeceğim."


Kaynak: TurkiyeF1.com

No comments:

Post a Comment